Giriş
Filistinli siyaset adamı İsmail Haniye 29 Ocak 1963 yılında gözlerini dünyaya açtığında Eş-Şati mülteci kampındaydı. Ailesi bugün işgalci İsrail’in yönetiminde olan Askalan sınırından 1948 savaşları neticesinde göç etmek zorunda kalmış ve öz vatanında mülteci konumuna düşmüştü. Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının kontrol ettiği kurumlarda eğitim alan Haniye, 1987 yılında Gazze İslam Üniversitesi'nin Arap Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. Kariyerinin erken dönemlerinde siyasetle tanışan ve Müslüman Kardeşler’in kolu olarak faaliyet gösteren bir öğrenci birliğinin konsey başkanlığını yapan Haniye, 1987’de kurulan Hamas’ın genç üyeleri arasında yer aldı.
Birinci İntifada olarak bilinen ve Filistinlilerin İsrail işgaline karşı direnişi şeklinde tarihe geçen dönemde, İsmail Haniye üç kez gözaltına alındı. Gösterilere katılması sebebiyle gözaltına alınan Haniye, Hamas'ın direniş hareketlerine liderlik ettiği bu süreçte, 1988'de ikinci gözaltında kaldığında altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Uzun soluklu bir direniş hareketi olan Birinci İntifada'nın sona erdirilememesi üzerine yapılan tutuklamalar sırasında Haniye de yakalanarak üç yıl hapis cezasına mahkûm oldu. 1992'de serbest bırakılan Haniye, Hamas'ın kurucularından olan ve Şeyh Ahmed Yasin'den sonra liderliği devralan Abdülaziz er-Rantisi de dahil olmak üzere 400'den fazla kişiyle birlikte sınır dışı edilerek Lübnan'ın güneyine gönderildi. Bir yıllık sürgünün ardından Gazze'ye geri döndü. Haniye'nin gençlik yıllarındaki bu faaliyetleri, hapis ve sürgün süreci, kariyerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Gazze'ye döndükten sonra, İsmail Haniye Gazze İslam Üniversitesi'nde dekanlık görevine atandı. 1989'da tutuklanan ve hapiste olan Şeyh Ahmed Yasin'in 1997'de serbest bırakılmasıyla, Haniye Şeyh Yasin’in ofisinin sorumluluğunu üstlendi ve daha sonra Şeyh Ahmed Yasin'in yardımcılığına getirildi. Bu yakın ilişki, 2003'te İsrail'in hava saldırısında aynı camide bulunmaları nedeniyle Haniye'nin Şeyh Yasin'le birlikte yaralanmasına neden oldu. Şeyh Ahmed Yasin'in 2004'te İsrail tarafından gerçekleştirilen bir suikast sonucunda hayatını kaybetmesinin ardından, İsmail Haniye Hamas liderlik kadrosunda öne çıktı.
2006'da yapılan Filistin Yasama Konseyi seçimlerinde, "Değişim ve Reform Listesi" adı altında siyasi bir parti olarak katılan Hamas'ın Genel Başkanlığını yürüten Haniye, Hamas'ın seçimlere katılımı ve kampanya sürecinde önemli bir rol oynadı. Hamas'ın seçim zaferinden sonra El Fetih ve diğer gruplarla koalisyon kuramayan Haniye, Mart 2006'da Hamas üyeleri ve bazı teknokratlardan oluşan bir kabine kurarak Filistin Özerk Yönetimi'nin Başbakanı olarak görev aldı. Göreve başlamasından sonra, ABD ve AB Filistin Özerk Yönetimi'ne sağladıkları fonları kesme tehdidinde bulundu. Bu dönemde El Fetih ve Hamas arasında çatışmalar yaşandı ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, artan şiddet olayları ve genel istikrarsızlık nedeniyle olağanüstü hal ilan ederek 14 Haziran 2007'de Haniye'yi görevden aldı ve yerine Selam Feyyad'ı atadı. Ancak, bu karar Filistin yasalarına aykırı olduğu gerekçesiyle Yasama Konseyi tarafından onaylanmadı. Bunun üzerine, Hamas Gazze'de fiili kontrolü ele geçirerek, Filistin Özerk Yönetimi'nin kontrolünün Batı Şeria ile sınırlı kalmasına neden oldu ve Haniye Gazze Şeridi'nde başbakanlık görevine devam etti.
Haniye'nin Filistin Devleti'ne dair görüşü, Kudüs'ün başkent olduğu ve 1967 öncesi sınırlarının tanındığı tam bağımsız bir Filistin devletinin kurulması yönündeydi. 2006 seçimlerinden sonra, İsrail'in 1967 öncesi sınırlar içinde bağımsız bir Filistin devletini tanıması halinde, geçici bir ateşkes yapılabileceğini belirtti. Filistin-İsrail çatışmasında çözümsüzlüğün, İsrail'in müzakere sürecini kesintiye uğratması ve anlaşma imzalamaya yanaşmamasından kaynaklandığını savundu. Haniye, İsrail'e karşı sert söylemlerine rağmen, Hamas'ın genel profili içinde pragmatist ve diyaloga açık bir figür olarak görülmekteydi. Müzakereler için öncelikle İsrail'in Filistinlilerin haklarını tanıması gerektiğini düşünüyordu. Aralık 2010'da düzenlediği bir basın toplantısında, Filistinli seçmenlerin onayı halinde, Hamas'ın İsrail'in varlığını reddeden tutumuna rağmen, hükümetinin Kudüs'ün başkent olması ve Filistinli mahkûmların serbest bırakılması koşuluyla 1967 öncesi sınırları içinde bir Filistin devletinin kurulması için referanduma gitmeyi kabul edeceğini açıkladı.
Görev süresi boyunca, Haniye defalarca İsrail'in hedefi oldu ve 28 Temmuz 2014'te Şati mülteci kampındaki evi bombalandı. İsrail'in saldırılarında birçok aile üyesini kaybetti. Özellikle 7 Ekim 2023'ten sonra, en az 60 aile üyesi İsrail saldırılarında hayatını kaybetti; bu kişiler arasında Haniye'nin oğulları, torunları, ablası ve yeğenleri de bulunmaktaydı. 10 Nisan'da, Ramazan Bayramı'nda, İsrail ordusunun İsmail Haniye'nin ailesinin bulunduğu araca düzenlediği saldırıda üç oğlu ve dört torunu hayatını kaybetti. Bu saldırıyla ilgili açıklamasında Haniye, "Çocuklarının Gazze'yi terk etmediğini, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın kurtuluşu için hayatlarını feda ettiğini" ifade etti. Aradan çok geçmeden yalnızca üç ay sonra İsmail Haniye de işgalci İsrail suikastıyla şehit oldu.
İran devlet televizyonunun Devrim Muhafızları Ordusunun açıklamasına dayandırdığı habere göre, 31 Temmuz 2024 tarihinde İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın göreve başlama töreni sebebiyle İran’da bulunan İsmail Haniye’nin kaldığı konutuna İsrail ordusu tarafından gece saat 02.00 sularında hava saldırısı düzenlendi. Yapılan suikast ile ilgili konuşan Hamas, saldırıda İsmail Haniye ve yakın koruması Vasim Ebu Şaban’ın şehit olduğunu açıkladı.
İsmail Haniye ile yapılan bir röportajda şu sözleri dikkat çekmektedir : "Filistin 1948’den beri kan deryası. Şehitleri, tutukluları ve muhacirleriyle. 7 milyon Filistinli bugün sürgünde. Tabii ki sorumluluğumuz var ve bu sorumluluğun bedelleri de vardır ve biz bu bedelleri ödemeye hazırız. Allah yolunda bu ümmetin şerefini korumak için, Filistin uğruna şehit olmaya hazırız. O yüzden ben ve kardeşlerim bu sorumluluğu biliyoruz ve düşmanla bu tarihi çatışmayı çözmek için bu gücü inşa ediyoruz çünkü bu düşmanın Filistin toprağında bir geleceği yok."
Giriş
Filistinli siyaset adamı İsmail Haniye 29 Ocak 1963 yılında gözlerini dünyaya açtığında Eş-Şati mülteci kampındaydı. Ailesi bugün işgalci İsrail’in yönetiminde olan Askalan sınırından 1948 savaşları neticesinde göç etmek zorunda kalmış ve öz vatanında mülteci konumuna düşmüştü. Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının kontrol ettiği kurumlarda eğitim alan Haniye, 1987 yılında Gazze İslam Üniversitesi'nin Arap Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. Kariyerinin erken dönemlerinde siyasetle tanışan ve Müslüman Kardeşler’in kolu olarak faaliyet gösteren bir öğrenci birliğinin konsey başkanlığını yapan Haniye, 1987’de kurulan Hamas’ın genç üyeleri arasında yer aldı.
Birinci İntifada olarak bilinen ve Filistinlilerin İsrail işgaline karşı direnişi şeklinde tarihe geçen dönemde, İsmail Haniye üç kez gözaltına alındı. Gösterilere katılması sebebiyle gözaltına alınan Haniye, Hamas'ın direniş hareketlerine liderlik ettiği bu süreçte, 1988'de ikinci gözaltında kaldığında altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Uzun soluklu bir direniş hareketi olan Birinci İntifada'nın sona erdirilememesi üzerine yapılan tutuklamalar sırasında Haniye de yakalanarak üç yıl hapis cezasına mahkûm oldu. 1992'de serbest bırakılan Haniye, Hamas'ın kurucularından olan ve Şeyh Ahmed Yasin'den sonra liderliği devralan Abdülaziz er-Rantisi de dahil olmak üzere 400'den fazla kişiyle birlikte sınır dışı edilerek Lübnan'ın güneyine gönderildi. Bir yıllık sürgünün ardından Gazze'ye geri döndü. Haniye'nin gençlik yıllarındaki bu faaliyetleri, hapis ve sürgün süreci, kariyerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Gazze'ye döndükten sonra, İsmail Haniye Gazze İslam Üniversitesi'nde dekanlık görevine atandı. 1989'da tutuklanan ve hapiste olan Şeyh Ahmed Yasin'in 1997'de serbest bırakılmasıyla, Haniye Şeyh Yasin’in ofisinin sorumluluğunu üstlendi ve daha sonra Şeyh Ahmed Yasin'in yardımcılığına getirildi. Bu yakın ilişki, 2003'te İsrail'in hava saldırısında aynı camide bulunmaları nedeniyle Haniye'nin Şeyh Yasin'le birlikte yaralanmasına neden oldu. Şeyh Ahmed Yasin'in 2004'te İsrail tarafından gerçekleştirilen bir suikast sonucunda hayatını kaybetmesinin ardından, İsmail Haniye Hamas liderlik kadrosunda öne çıktı.
2006'da yapılan Filistin Yasama Konseyi seçimlerinde, "Değişim ve Reform Listesi" adı altında siyasi bir parti olarak katılan Hamas'ın Genel Başkanlığını yürüten Haniye, Hamas'ın seçimlere katılımı ve kampanya sürecinde önemli bir rol oynadı. Hamas'ın seçim zaferinden sonra El Fetih ve diğer gruplarla koalisyon kuramayan Haniye, Mart 2006'da Hamas üyeleri ve bazı teknokratlardan oluşan bir kabine kurarak Filistin Özerk Yönetimi'nin Başbakanı olarak görev aldı. Göreve başlamasından sonra, ABD ve AB Filistin Özerk Yönetimi'ne sağladıkları fonları kesme tehdidinde bulundu. Bu dönemde El Fetih ve Hamas arasında çatışmalar yaşandı ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, artan şiddet olayları ve genel istikrarsızlık nedeniyle olağanüstü hal ilan ederek 14 Haziran 2007'de Haniye'yi görevden aldı ve yerine Selam Feyyad'ı atadı. Ancak, bu karar Filistin yasalarına aykırı olduğu gerekçesiyle Yasama Konseyi tarafından onaylanmadı. Bunun üzerine, Hamas Gazze'de fiili kontrolü ele geçirerek, Filistin Özerk Yönetimi'nin kontrolünün Batı Şeria ile sınırlı kalmasına neden oldu ve Haniye Gazze Şeridi'nde başbakanlık görevine devam etti.
Haniye'nin Filistin Devleti'ne dair görüşü, Kudüs'ün başkent olduğu ve 1967 öncesi sınırlarının tanındığı tam bağımsız bir Filistin devletinin kurulması yönündeydi. 2006 seçimlerinden sonra, İsrail'in 1967 öncesi sınırlar içinde bağımsız bir Filistin devletini tanıması halinde, geçici bir ateşkes yapılabileceğini belirtti. Filistin-İsrail çatışmasında çözümsüzlüğün, İsrail'in müzakere sürecini kesintiye uğratması ve anlaşma imzalamaya yanaşmamasından kaynaklandığını savundu. Haniye, İsrail'e karşı sert söylemlerine rağmen, Hamas'ın genel profili içinde pragmatist ve diyaloga açık bir figür olarak görülmekteydi. Müzakereler için öncelikle İsrail'in Filistinlilerin haklarını tanıması gerektiğini düşünüyordu. Aralık 2010'da düzenlediği bir basın toplantısında, Filistinli seçmenlerin onayı halinde, Hamas'ın İsrail'in varlığını reddeden tutumuna rağmen, hükümetinin Kudüs'ün başkent olması ve Filistinli mahkûmların serbest bırakılması koşuluyla 1967 öncesi sınırları içinde bir Filistin devletinin kurulması için referanduma gitmeyi kabul edeceğini açıkladı.
Görev süresi boyunca, Haniye defalarca İsrail'in hedefi oldu ve 28 Temmuz 2014'te Şati mülteci kampındaki evi bombalandı. İsrail'in saldırılarında birçok aile üyesini kaybetti. Özellikle 7 Ekim 2023'ten sonra, en az 60 aile üyesi İsrail saldırılarında hayatını kaybetti; bu kişiler arasında Haniye'nin oğulları, torunları, ablası ve yeğenleri de bulunmaktaydı. 10 Nisan'da, Ramazan Bayramı'nda, İsrail ordusunun İsmail Haniye'nin ailesinin bulunduğu araca düzenlediği saldırıda üç oğlu ve dört torunu hayatını kaybetti. Bu saldırıyla ilgili açıklamasında Haniye, "Çocuklarının Gazze'yi terk etmediğini, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın kurtuluşu için hayatlarını feda ettiğini" ifade etti. Aradan çok geçmeden yalnızca üç ay sonra İsmail Haniye de işgalci İsrail suikastıyla şehit oldu.
İran devlet televizyonunun Devrim Muhafızları Ordusunun açıklamasına dayandırdığı habere göre, 31 Temmuz 2024 tarihinde İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın göreve başlama töreni sebebiyle İran’da bulunan İsmail Haniye’nin kaldığı konutuna İsrail ordusu tarafından gece saat 02.00 sularında hava saldırısı düzenlendi. Yapılan suikast ile ilgili konuşan Hamas, saldırıda İsmail Haniye ve yakın koruması Vasim Ebu Şaban’ın şehit olduğunu açıkladı.
İsmail Haniye ile yapılan bir röportajda şu sözleri dikkat çekmektedir : "Filistin 1948’den beri kan deryası. Şehitleri, tutukluları ve muhacirleriyle. 7 milyon Filistinli bugün sürgünde. Tabii ki sorumluluğumuz var ve bu sorumluluğun bedelleri de vardır ve biz bu bedelleri ödemeye hazırız. Allah yolunda bu ümmetin şerefini korumak için, Filistin uğruna şehit olmaya hazırız. O yüzden ben ve kardeşlerim bu sorumluluğu biliyoruz ve düşmanla bu tarihi çatışmayı çözmek için bu gücü inşa ediyoruz çünkü bu düşmanın Filistin toprağında bir geleceği yok."
Giriş
Filistinli siyaset adamı İsmail Haniye 29 Ocak 1963 yılında gözlerini dünyaya açtığında Eş-Şati mülteci kampındaydı. Ailesi bugün işgalci İsrail’in yönetiminde olan Askalan sınırından 1948 savaşları neticesinde göç etmek zorunda kalmış ve öz vatanında mülteci konumuna düşmüştü. Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının kontrol ettiği kurumlarda eğitim alan Haniye, 1987 yılında Gazze İslam Üniversitesi'nin Arap Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. Kariyerinin erken dönemlerinde siyasetle tanışan ve Müslüman Kardeşler’in kolu olarak faaliyet gösteren bir öğrenci birliğinin konsey başkanlığını yapan Haniye, 1987’de kurulan Hamas’ın genç üyeleri arasında yer aldı.
Birinci İntifada olarak bilinen ve Filistinlilerin İsrail işgaline karşı direnişi şeklinde tarihe geçen dönemde, İsmail Haniye üç kez gözaltına alındı. Gösterilere katılması sebebiyle gözaltına alınan Haniye, Hamas'ın direniş hareketlerine liderlik ettiği bu süreçte, 1988'de ikinci gözaltında kaldığında altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Uzun soluklu bir direniş hareketi olan Birinci İntifada'nın sona erdirilememesi üzerine yapılan tutuklamalar sırasında Haniye de yakalanarak üç yıl hapis cezasına mahkûm oldu. 1992'de serbest bırakılan Haniye, Hamas'ın kurucularından olan ve Şeyh Ahmed Yasin'den sonra liderliği devralan Abdülaziz er-Rantisi de dahil olmak üzere 400'den fazla kişiyle birlikte sınır dışı edilerek Lübnan'ın güneyine gönderildi. Bir yıllık sürgünün ardından Gazze'ye geri döndü. Haniye'nin gençlik yıllarındaki bu faaliyetleri, hapis ve sürgün süreci, kariyerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Gazze'ye döndükten sonra, İsmail Haniye Gazze İslam Üniversitesi'nde dekanlık görevine atandı. 1989'da tutuklanan ve hapiste olan Şeyh Ahmed Yasin'in 1997'de serbest bırakılmasıyla, Haniye Şeyh Yasin’in ofisinin sorumluluğunu üstlendi ve daha sonra Şeyh Ahmed Yasin'in yardımcılığına getirildi. Bu yakın ilişki, 2003'te İsrail'in hava saldırısında aynı camide bulunmaları nedeniyle Haniye'nin Şeyh Yasin'le birlikte yaralanmasına neden oldu. Şeyh Ahmed Yasin'in 2004'te İsrail tarafından gerçekleştirilen bir suikast sonucunda hayatını kaybetmesinin ardından, İsmail Haniye Hamas liderlik kadrosunda öne çıktı.
2006'da yapılan Filistin Yasama Konseyi seçimlerinde, "Değişim ve Reform Listesi" adı altında siyasi bir parti olarak katılan Hamas'ın Genel Başkanlığını yürüten Haniye, Hamas'ın seçimlere katılımı ve kampanya sürecinde önemli bir rol oynadı. Hamas'ın seçim zaferinden sonra El Fetih ve diğer gruplarla koalisyon kuramayan Haniye, Mart 2006'da Hamas üyeleri ve bazı teknokratlardan oluşan bir kabine kurarak Filistin Özerk Yönetimi'nin Başbakanı olarak görev aldı. Göreve başlamasından sonra, ABD ve AB Filistin Özerk Yönetimi'ne sağladıkları fonları kesme tehdidinde bulundu. Bu dönemde El Fetih ve Hamas arasında çatışmalar yaşandı ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, artan şiddet olayları ve genel istikrarsızlık nedeniyle olağanüstü hal ilan ederek 14 Haziran 2007'de Haniye'yi görevden aldı ve yerine Selam Feyyad'ı atadı. Ancak, bu karar Filistin yasalarına aykırı olduğu gerekçesiyle Yasama Konseyi tarafından onaylanmadı. Bunun üzerine, Hamas Gazze'de fiili kontrolü ele geçirerek, Filistin Özerk Yönetimi'nin kontrolünün Batı Şeria ile sınırlı kalmasına neden oldu ve Haniye Gazze Şeridi'nde başbakanlık görevine devam etti.
Haniye'nin Filistin Devleti'ne dair görüşü, Kudüs'ün başkent olduğu ve 1967 öncesi sınırlarının tanındığı tam bağımsız bir Filistin devletinin kurulması yönündeydi. 2006 seçimlerinden sonra, İsrail'in 1967 öncesi sınırlar içinde bağımsız bir Filistin devletini tanıması halinde, geçici bir ateşkes yapılabileceğini belirtti. Filistin-İsrail çatışmasında çözümsüzlüğün, İsrail'in müzakere sürecini kesintiye uğratması ve anlaşma imzalamaya yanaşmamasından kaynaklandığını savundu. Haniye, İsrail'e karşı sert söylemlerine rağmen, Hamas'ın genel profili içinde pragmatist ve diyaloga açık bir figür olarak görülmekteydi. Müzakereler için öncelikle İsrail'in Filistinlilerin haklarını tanıması gerektiğini düşünüyordu. Aralık 2010'da düzenlediği bir basın toplantısında, Filistinli seçmenlerin onayı halinde, Hamas'ın İsrail'in varlığını reddeden tutumuna rağmen, hükümetinin Kudüs'ün başkent olması ve Filistinli mahkûmların serbest bırakılması koşuluyla 1967 öncesi sınırları içinde bir Filistin devletinin kurulması için referanduma gitmeyi kabul edeceğini açıkladı.
Görev süresi boyunca, Haniye defalarca İsrail'in hedefi oldu ve 28 Temmuz 2014'te Şati mülteci kampındaki evi bombalandı. İsrail'in saldırılarında birçok aile üyesini kaybetti. Özellikle 7 Ekim 2023'ten sonra, en az 60 aile üyesi İsrail saldırılarında hayatını kaybetti; bu kişiler arasında Haniye'nin oğulları, torunları, ablası ve yeğenleri de bulunmaktaydı. 10 Nisan'da, Ramazan Bayramı'nda, İsrail ordusunun İsmail Haniye'nin ailesinin bulunduğu araca düzenlediği saldırıda üç oğlu ve dört torunu hayatını kaybetti. Bu saldırıyla ilgili açıklamasında Haniye, "Çocuklarının Gazze'yi terk etmediğini, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın kurtuluşu için hayatlarını feda ettiğini" ifade etti. Aradan çok geçmeden yalnızca üç ay sonra İsmail Haniye de işgalci İsrail suikastıyla şehit oldu.
İran devlet televizyonunun Devrim Muhafızları Ordusunun açıklamasına dayandırdığı habere göre, 31 Temmuz 2024 tarihinde İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın göreve başlama töreni sebebiyle İran’da bulunan İsmail Haniye’nin kaldığı konutuna İsrail ordusu tarafından gece saat 02.00 sularında hava saldırısı düzenlendi. Yapılan suikast ile ilgili konuşan Hamas, saldırıda İsmail Haniye ve yakın koruması Vasim Ebu Şaban’ın şehit olduğunu açıkladı.
İsmail Haniye ile yapılan bir röportajda şu sözleri dikkat çekmektedir : "Filistin 1948’den beri kan deryası. Şehitleri, tutukluları ve muhacirleriyle. 7 milyon Filistinli bugün sürgünde. Tabii ki sorumluluğumuz var ve bu sorumluluğun bedelleri de vardır ve biz bu bedelleri ödemeye hazırız. Allah yolunda bu ümmetin şerefini korumak için, Filistin uğruna şehit olmaya hazırız. O yüzden ben ve kardeşlerim bu sorumluluğu biliyoruz ve düşmanla bu tarihi çatışmayı çözmek için bu gücü inşa ediyoruz çünkü bu düşmanın Filistin toprağında bir geleceği yok."
Giriş
Filistinli siyaset adamı İsmail Haniye 29 Ocak 1963 yılında gözlerini dünyaya açtığında Eş-Şati mülteci kampındaydı. Ailesi bugün işgalci İsrail’in yönetiminde olan Askalan sınırından 1948 savaşları neticesinde göç etmek zorunda kalmış ve öz vatanında mülteci konumuna düşmüştü. Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının kontrol ettiği kurumlarda eğitim alan Haniye, 1987 yılında Gazze İslam Üniversitesi'nin Arap Edebiyatı Bölümü'nden mezun oldu. Kariyerinin erken dönemlerinde siyasetle tanışan ve Müslüman Kardeşler’in kolu olarak faaliyet gösteren bir öğrenci birliğinin konsey başkanlığını yapan Haniye, 1987’de kurulan Hamas’ın genç üyeleri arasında yer aldı.
Birinci İntifada olarak bilinen ve Filistinlilerin İsrail işgaline karşı direnişi şeklinde tarihe geçen dönemde, İsmail Haniye üç kez gözaltına alındı. Gösterilere katılması sebebiyle gözaltına alınan Haniye, Hamas'ın direniş hareketlerine liderlik ettiği bu süreçte, 1988'de ikinci gözaltında kaldığında altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Uzun soluklu bir direniş hareketi olan Birinci İntifada'nın sona erdirilememesi üzerine yapılan tutuklamalar sırasında Haniye de yakalanarak üç yıl hapis cezasına mahkûm oldu. 1992'de serbest bırakılan Haniye, Hamas'ın kurucularından olan ve Şeyh Ahmed Yasin'den sonra liderliği devralan Abdülaziz er-Rantisi de dahil olmak üzere 400'den fazla kişiyle birlikte sınır dışı edilerek Lübnan'ın güneyine gönderildi. Bir yıllık sürgünün ardından Gazze'ye geri döndü. Haniye'nin gençlik yıllarındaki bu faaliyetleri, hapis ve sürgün süreci, kariyerinin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Gazze'ye döndükten sonra, İsmail Haniye Gazze İslam Üniversitesi'nde dekanlık görevine atandı. 1989'da tutuklanan ve hapiste olan Şeyh Ahmed Yasin'in 1997'de serbest bırakılmasıyla, Haniye Şeyh Yasin’in ofisinin sorumluluğunu üstlendi ve daha sonra Şeyh Ahmed Yasin'in yardımcılığına getirildi. Bu yakın ilişki, 2003'te İsrail'in hava saldırısında aynı camide bulunmaları nedeniyle Haniye'nin Şeyh Yasin'le birlikte yaralanmasına neden oldu. Şeyh Ahmed Yasin'in 2004'te İsrail tarafından gerçekleştirilen bir suikast sonucunda hayatını kaybetmesinin ardından, İsmail Haniye Hamas liderlik kadrosunda öne çıktı.
2006'da yapılan Filistin Yasama Konseyi seçimlerinde, "Değişim ve Reform Listesi" adı altında siyasi bir parti olarak katılan Hamas'ın Genel Başkanlığını yürüten Haniye, Hamas'ın seçimlere katılımı ve kampanya sürecinde önemli bir rol oynadı. Hamas'ın seçim zaferinden sonra El Fetih ve diğer gruplarla koalisyon kuramayan Haniye, Mart 2006'da Hamas üyeleri ve bazı teknokratlardan oluşan bir kabine kurarak Filistin Özerk Yönetimi'nin Başbakanı olarak görev aldı. Göreve başlamasından sonra, ABD ve AB Filistin Özerk Yönetimi'ne sağladıkları fonları kesme tehdidinde bulundu. Bu dönemde El Fetih ve Hamas arasında çatışmalar yaşandı ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, artan şiddet olayları ve genel istikrarsızlık nedeniyle olağanüstü hal ilan ederek 14 Haziran 2007'de Haniye'yi görevden aldı ve yerine Selam Feyyad'ı atadı. Ancak, bu karar Filistin yasalarına aykırı olduğu gerekçesiyle Yasama Konseyi tarafından onaylanmadı. Bunun üzerine, Hamas Gazze'de fiili kontrolü ele geçirerek, Filistin Özerk Yönetimi'nin kontrolünün Batı Şeria ile sınırlı kalmasına neden oldu ve Haniye Gazze Şeridi'nde başbakanlık görevine devam etti.
Haniye'nin Filistin Devleti'ne dair görüşü, Kudüs'ün başkent olduğu ve 1967 öncesi sınırlarının tanındığı tam bağımsız bir Filistin devletinin kurulması yönündeydi. 2006 seçimlerinden sonra, İsrail'in 1967 öncesi sınırlar içinde bağımsız bir Filistin devletini tanıması halinde, geçici bir ateşkes yapılabileceğini belirtti. Filistin-İsrail çatışmasında çözümsüzlüğün, İsrail'in müzakere sürecini kesintiye uğratması ve anlaşma imzalamaya yanaşmamasından kaynaklandığını savundu. Haniye, İsrail'e karşı sert söylemlerine rağmen, Hamas'ın genel profili içinde pragmatist ve diyaloga açık bir figür olarak görülmekteydi. Müzakereler için öncelikle İsrail'in Filistinlilerin haklarını tanıması gerektiğini düşünüyordu. Aralık 2010'da düzenlediği bir basın toplantısında, Filistinli seçmenlerin onayı halinde, Hamas'ın İsrail'in varlığını reddeden tutumuna rağmen, hükümetinin Kudüs'ün başkent olması ve Filistinli mahkûmların serbest bırakılması koşuluyla 1967 öncesi sınırları içinde bir Filistin devletinin kurulması için referanduma gitmeyi kabul edeceğini açıkladı.
Görev süresi boyunca, Haniye defalarca İsrail'in hedefi oldu ve 28 Temmuz 2014'te Şati mülteci kampındaki evi bombalandı. İsrail'in saldırılarında birçok aile üyesini kaybetti. Özellikle 7 Ekim 2023'ten sonra, en az 60 aile üyesi İsrail saldırılarında hayatını kaybetti; bu kişiler arasında Haniye'nin oğulları, torunları, ablası ve yeğenleri de bulunmaktaydı. 10 Nisan'da, Ramazan Bayramı'nda, İsrail ordusunun İsmail Haniye'nin ailesinin bulunduğu araca düzenlediği saldırıda üç oğlu ve dört torunu hayatını kaybetti. Bu saldırıyla ilgili açıklamasında Haniye, "Çocuklarının Gazze'yi terk etmediğini, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın kurtuluşu için hayatlarını feda ettiğini" ifade etti. Aradan çok geçmeden yalnızca üç ay sonra İsmail Haniye de işgalci İsrail suikastıyla şehit oldu.
İran devlet televizyonunun Devrim Muhafızları Ordusunun açıklamasına dayandırdığı habere göre, 31 Temmuz 2024 tarihinde İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın göreve başlama töreni sebebiyle İran’da bulunan İsmail Haniye’nin kaldığı konutuna İsrail ordusu tarafından gece saat 02.00 sularında hava saldırısı düzenlendi. Yapılan suikast ile ilgili konuşan Hamas, saldırıda İsmail Haniye ve yakın koruması Vasim Ebu Şaban’ın şehit olduğunu açıkladı.
İsmail Haniye ile yapılan bir röportajda şu sözleri dikkat çekmektedir : "Filistin 1948’den beri kan deryası. Şehitleri, tutukluları ve muhacirleriyle. 7 milyon Filistinli bugün sürgünde. Tabii ki sorumluluğumuz var ve bu sorumluluğun bedelleri de vardır ve biz bu bedelleri ödemeye hazırız. Allah yolunda bu ümmetin şerefini korumak için, Filistin uğruna şehit olmaya hazırız. O yüzden ben ve kardeşlerim bu sorumluluğu biliyoruz ve düşmanla bu tarihi çatışmayı çözmek için bu gücü inşa ediyoruz çünkü bu düşmanın Filistin toprağında bir geleceği yok."
Bu Sayfada:
Title
Title
Title